Gıda üretiminde hijyen, yıkamayla bitmez. Asıl risk, yıkamadan sonra başlar. Çünkü yanlış tasarlanmış bir makine, temizlendikten sonra bile bakteri üretmeye devam eder. Sorun deterjan, su ya da operatör değildir; sorun tasarımdır.
Bir makinenin yıkama sonrası bakteri üretmemesi için ilk şart su tutmamasıdır. Yatay yüzeyler, kör cepler, kapalı profiller, içten dişli bağlantılar ve ulaşılması zor boşluklar; suyu içeride bırakır. Su kalırsa nem kalır. Nem kalırsa bakteri kalır. Bu zincir her zaman çalışır.
Doğru tasarımda yüzeyler eğimlidir. Su, makinenin üzerinde duramaz; akar, terk eder. Gövdeler mümkün olduğunca açık profillerden oluşur. Kapalı kutu profiller yerine drenajlı ve erişilebilir konstrüksiyonlar kullanılır. Civata ve bağlantılar ürün alanından uzak tutulur veya hijyenik tip seçilir. Kaynaklar pürüzsüzdür, taşlanmıştır; mikro çatlaklara izin verilmez.
Bir diğer kritik konu yıkama sonrası kurumadır. Makine kendi kendini kurutabilmelidir. Hava sirkülasyonunu engelleyen kaplamalar, üst üste binmiş parçalar ve gereksiz sac katmanları kurumanın düşmanıdır. İyi tasarımda suyun girdiği yer bellidir, çıktığı yer bellidir. Belirsizlik hijyenin düşmanıdır.
Nozullu yıkama sistemleri de tasarımla birlikte düşünülmelidir. Nozul yerleşimi, yalnızca kirli alanı yıkamak için değil, temizlikten sonra suyu uzaklaştırmak için konumlandırılmalıdır. Aksi halde yıkama hattı, bakteri için hazırlık hattına dönüşür.
Bizim makine tasarımlarında yaklaşım nettir:
Temizlik kolay olacak, su kalmayacak, kuruma hızlı olacak.
Bu üçü yoksa hijyen yoktur.
Gıda makinelerinde gerçek hijyen, parlak yüzeyle değil; doğru mühendislikle sağlanır. Bu da sonradan eklenen bir özellik değil, ilk çizgide verilen bir karardır.